29 Temmuz 2008 Salı

Call Of Duty 3 Tam Çözüm

2. Dünya Savaşı dediğin zaman sadece FPS değil, stratejiden simülasyona TPS’ye kadar, birçok türde oyun çıktı. Kimileri başarılı oldu, klasik olarak yerini aldı, kimileri tozlu raflarda kaldı.

Üçüncü raunt

Benim aslında en sevdiğim seri Brother in Arms olmuştu. Taktik ve strateji yapılması oldukça güzeldi. Ancak en sevdiğim yanı duygusallığı ağır basan tarafı olmuştu. Oyunun birincisi ve ikincisi cidden beni etkilemişti. Call of Duty, Brother in Arms’a göre daha düzdü. Fakat kotarılmış mükemmel aksiyonu ve savaşın o ateşli kısımlarını, oyuncuya oldukça iyi yediriyordu. Zaten başarılı olmasının sebeplerinden biri de buydu. İlk COD’la tanışmam aslında oyun için sunulan 160 Mb’lık bir video ile olmuştu. Oynanışı, grafikleri, sesleri her şey net olarak videoda işleniyordu. Ekran görüntüleri, sunulan bilgiler derken kalbimizden vurdu yapımcılar bizi. Asıl yapım oynanadursun, ara fazla soğutulmadan güzel bir ek görev paketiyle iyice yakınlaştık. Zaman geçti, Call of Duty 2 duyuruldu. Yeni bir heyecan ve sabırlı bekleyiş. Ancak beklentiler boşa çıkmadı ve karşımızda doyasıya bizi sindirecek, harika bir oyunu sunmuşlardı. Ancak bilgisayar sahipleri için hayal kırıklığı, fakat konsol oyuncuları için güzel bir müjde daha gelmişti, Call of Duty 3.

Artış

COD 3, PC’lerin gözünün yaşına bakmadan konsol bölgesine çıkarma yaptı. Çıkarmada planlanan bölgelerden birisi de X360’tı. Seri bu sefer bizleri D-Day zamanına Normandiya Çıkarması’ndan sonraki yaşananlara götürüyor.

Call of Duty 3, aslında bildiğimiz Call of Duty. Ancak bu sefer grafik ve ses yönünden iyice tavana vurmuş durumda. Bu da atmosferin oldukça yoğun ve güzel olmasını sağlıyor. Her şeyden önce yapımdaki patlama efektleri muhteşem. Kendinizi oynarken, resmen savaş sırasında sanabilirsiniz. Aslında serinin ikincisi de grafik bakımından güzeldi, fakat üçüncü oyun ondan bu konuda daha iyi. Görsel olarak ilgi çeken önemli noktalardan biri detaylar olacaktır. Mesela askerlerin üzerlerindeki malzemeleri iyice seçebiliyorsunuz. Sanki karşınızdaki düz olarak modellenip, üstündekiler de iki çizik atılmış şekilde durmuyor. Çevre iyi şekilde sunuluyor ve bölüm tasarımları da oldukça tatminkar. Açıkçası COD 3, aslında serinin diğer iki oyununda olduğu gibi, grafik bakımından güzel.

Ses konusunda ise kalite korunmuş. Seslendirmeler, efektler ve geri kalanlarla oyunun, oldukça tatminkar olduğunu itiraf etmem lazım. Silahı elinize alıp da, etrafa kurşun atmaya başladıktan sonra, gelen ses oldukça doyurucu. Yapımcılar grafik ve ses yönünden kesinlikle sınıfı geçiyorlar. Ancak arada bir ayrıntı daha var ki, bu bence en güzel kısımlardan sayılabilir. Etraftaki her şeyi parçalama. Çünkü çevrenizde dolanıp şöyle bir göz atarsanız, nesnelerin dayanmadığını ve bir süre sonra parçalandığını görebilirsiniz. Bu atmosfere biraz daha çita yükseltirken, diğer yandan gerçekçiliği de oldukça tetikliyor.

Gears of War’da siper alıp ateş ediyorduk. Eğer dayanıksız bir obje arkasına geçersek, bir süre sonra korunağımız kurşunlardan iyice hasar alıp, yok oluyordu. İşte aynı kural COD 3’te de geçerli. Eğer kalkıp da taş bir korunak arkası yerine, tahta bir kapı arkasında durursanız; bir süre sonra kevgir olabilirsiniz. Bunun nedeni gelen kurşun yağmurundan sonra, o tahta kapının artık kullanılamayacağı ve yok olacağıdır. Olmayan bir şeyle nasıl korumada olacaksınız ki? İşte COD 3’ün yine güzel yanlarından birisini burası oluşturuyor.

Kontrol dersleri

Konsollarda FPS oyunu oynamak zor derler. Ancak bir kere alışıldığı zaman da, son derece kolay gelebilir. Fakat bilgisayardan konsola geçtiyseniz, epey zorlanacaksınızdır. Şahsen bir FPS’yi bilgisayarda, fare ile ince ayar çekerek oynamak bence daha kolaydır. Noktasal atışları dahi yapabilirsiniz. COD 3’ün noktasal atışları otomatik olarak yapılıyor. Genel olarak hedef alanına giren bir rakip, lak diye ölüyor. Bu aslında tartışılabilir bir pozisyon. Oyunun kontrolleri son derece rahat ve kullanışlı. Fakat şu hedef noktasında 12’yi 12’den vurma pozisyonu, atmosferi biraz baltalayıp; yapımı da konsantre bir şekilde kolaylaştırıyor. Bu basitlik ne yazık ki, COD 3’ün kısa sürede bitmesi ve yapay zekanın ise kendini gösterememesini sağlıyor. Düşmanlara ufaktan değinmişken, iyice bir ele alalım. Yapay zeka aslında yeterli, oraya buraya saklanıp, üstünüze bomba atıyorlar. Sizi vurmaya çalışıyorlar, hatta arada çeşitlilik dahi yapabilirler. Fakat şu kolayca hedefe girme ve vurulmaları, onların zorluklarını biraz kırıyor.

Rakiplerimiz vuruluyor da bizde ölümsüz müyüz? Tabii ki bu cevap kocaman bir hayır. Aslında burada ufaktan bir denge mekanizması işin içine yedirilmiş. Ekranda bir gösterge yok ve sağlığımız ne kadar kaldı bilmiyoruz. Olay burada biraz daha gerçekçi hal alıyor. Eğer bir iki kurşun yerseniz, direk kaçın uzaklaşın, koşun, bir yerlere siper alın. Çünkü siz bir askersiniz, süper insan değil. Ayrıca bir savaş alanı ve etrafta sağlık denilen bir olay yok. Kesinlikle kurşunlardan saklanacak bir yerlerde olmalı, ateş ederken dayanıklı bir korunakta bulunmalı ve ördek gibi etrafta dolanmamalısınız.

Aynı formül

Call of Duty 3’de aynı asker değiliz. Sürekli cephe değiştirip, başkaları oluyoruz. Görevler aslında mantık olarak aynı. Ancak arada değişkenlikler gösteriyorlar. Nitekim, COD 3 yine bildiğimiz COD. Aslında oynanış ve ilerleyiş bakımından, serinin önceki oyunlarıyla gidişatı aynı. İlerle, vur, görevi yap mantığı aynı şekilde devam ediyor. Belki de en büyük eksi burası, çünkü seriye ve türe herhangi bir değişiklik veya özellik sunmuyor. Grafik, ses, etrafı parçalama, bazı ayrıntılar ve hatta kolay kontrolleri gibi artıları dolu. Fakat kontrollerin oyunu biraz daha basitleştirmesi ve gerçek bir yeniliğin olmaması kötü tarafa yol alıyor.

Resmi sonuç

Son karara bağlayacak olursak, Call of Duty 3 birincilik ipini göğüslüyor ve X360 sınavından alnının akıyla çıkıyor. Özellikle savaş atmosferini iyice içinize işlemek isterseniz ve aksiyondan yanaysanız; COD 3 kaçmaması gereken kaliteli bir yapım. Yinede seriye bir iki ekstra ve teknik detayda üst bir çitaya taşımaktan fazlasını da yapmıyor. Belki COD 4 devrim yapabilir, kim bilebilir ki?

Hiç yorum yok: